İflas Kaçınılmaz…
Covid-19 salgını tedbirleri çerçevesinde pek çok işletme kapatıldı ve ticari kazanç elde edemiyor. Buna rağmen kira gibi bazı kalemler hala gider hanesinde işliyor. Ancak; bundan daha vahim bir durum var ve tedbir alınmaz ise bu işletmelerin neredeyse tamamı birkaç ay içerisinde havlu atmak zorunda kalacaklar.
Ordu Esnaf ve Sanatkârları Odası Başkanı Erdoğan AKYÜREK bu sorunu şöyle dile getiriyor.
“Evet; tedbirler çerçevesinde özellikle hizmet ve imalat sektöründeki bazı işletmeler kapatıldı. Ama bu esnaflarımızdan bazıları ayakta kalabilmek için ya emanet yani borç para aldılar ya da banka kredileri kullandılar. Her ikisi de iş yerleri kapalı olduğu için bu borçlarını daha şimdiden çeviremez hale geldiler. Özellikle banka kredilerinin ötelenmesi yani ileri bir tarihe atılarak bir ara formül üretilmesi gerekiyor. Aksi halde küçük esnafımız kredi notları olumsuz etkileneceği için ileriki tarihlerde ihtiyaç duyduklarında bankalardan kredi kullanma şansını kaybedecekler. Hatta belki de bu nedenle işyerlerine hacizler gelecek. Kapalı olan bir işletmenin içinde bulunacağı hali siz düşünün. İşyeri kapalı, banka kredileriniz var veya elden senet karşılığı borç para aldınız ve artık ödeyemiyorsunuz. Geçmiş olsun. Hem itibarınızı kaybetme riskiniz var hem de işyerinizi kaybetme riski.
Peki, ne olmalı. Sayın Cumhurbaşkanımız bu durumu gözden geçirmeli ve esnafımız mağdur edilmeden bu süreç yönetilmelidir.
Ayrıca; tüm esnaflarımıza 30 bin ile 50 bir lira arasında en az 60 ay vadeli faizsiz kredi temin edilmelidir ki bu esnaflarımız işletmeyi çevirebilsinler.”
Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Servet ŞAHİN de aynı durumdan dert yanıyor. Tacirlerin bu sıkıntılı süreçte ticaretlerini yürütebilmek için mal veya hizmet aldıkları işletmelere çek/senet verdiklerini ama bugün bunları ödeyemedikleri için alacaklılar tarafından haciz işlemlerinin başlatıldığını, hal böyle olunca işin içinden çıkılamaz bir hale doğru gidildiğinin altını çizdi.
ŞAHİN ticaret ölürse hayatın da öleceğini belirtirken bu tür durumların göz önünde bulundurularak hukuksal süreçlerin ötelenmesinin daha doğru bir karar olacağını dile getirdi. Servet ŞAHİN “İlgili Bakanlıklardan mutlaka müjdeli bir haber bekliyoruz. Aksi takdirde tüccarımız, iş adamımız ödeyemedikleri çek ve senetleri nedeniyle işyerlerini kapatma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Sadece Ordu’da bile bu durumda olan yüzlerce iş insanımız var ki; Türkiye’yi varın siz düşünün. O nedenledir ki bu soruna çok acil çözüm getirilmelidir. Yeni sanayileşen bir ülkeyiz. Başka gelişmiş ülkelerle imkânlarımız elbette ki eşit değil. Ziraat Bankasının yeni bir uygulaması var. Zor durumdaki işadamlarımız ve esnaflarımız için kolaylaştırıcı bir imkan. Banka 150 bin liraya kadar limitli kredi kartı tahsis ediyor. Bu uygulamanın tek şartı var; sadece ticari alış verişlerinizde kullanabileceksiniz. Diyelim ki bir alış veriş yaptınız ve karşılığında çek/senet verdiniz. Bunları ödemek için bir kolaylık sağlanabiliyor ve kullanılan limiti 36 aya kadar taksitlendirebiliyorsunuz. Yine kamu alacaklarında yapılandırma yapıldı. Ama bu salgın döneminde hiç kimse borcunu ödeyemez. Yapılandırma taksitleri en az 6 ay süreyle ertelenmelidir.” dedi.
Olayı hukuki boyutuyla değerlendiren Ordu Barosu Başkanı Avukat Haluk Murat POYRAZ sorunun hukuki dayanaklarla giderilebileceğini belirtti. Başkan POYRAZ sürece ilişkin şu bilgileri paylaştı.
“ Ülkemizde, 1982 Anayasası’nın ikinci maddesi Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal bir hukuk devleti” olduğunu vurgulamıştır. Bu hususa paralel olarak 1982 Anayasası ‘Sosyal ve Ekonomik Hak ve Ödevler’ başlıklı üçüncü bölümünde birçok sosyal hakkı düzenlemiştir. Anayasa Mahkemesi’nin kararında; Anayasanın 2. maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti, “insan haklarına dayanan, kişilerin huzur, refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan, kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen, milli gelirin adalete uygun biçimde dağıtılması için gereken önlemleri alan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten devlet” olduğu belirtilmiştir. Ülkemizde virüs salgını nedeniyle bizlerden beklenen şey evimize kapanıp kendimizi izole etmemiz. Bu konuda zorunlu tedbirler ve yasaklamalar getirildi. Elbette bunlar doğru. Ancak bununla beraber yurttaşların beklentisi ise, sosyal devlet anlayışının daha güçlü ortaya konulmasıdır. Bu nedenle sosyal hukuk devleti kapsamında yasal ve idari düzenlemeler yapılması, çeklerle ilgili idari ve cezai sorumlulukların pandemi süresince ertelenmesi gerekir. Her ne kadar kira yardımı konusunda düzenleme yapılmış ise de bu sadece Basit Usulde Vergiye Tabii esnafa yönelik olup, küçük işletmeler ve serbest meslek sahiplerini kapsamıyor. Almanya örneğinde olduğu gibi devletimizin yardım kapsamını genişleterek daha etkili, kapsayıcı düzenleme yapması zorunludur. Şeyh Edebali’nin dediği gibi “İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN.”
Ordu Barosu Eski Başkanlarından Avukat İlhan KURT ise Mart-Haziran dönemindeki kısıtlamalarda Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle bu durumdaki esnaf ve tüccar için kolaylık sağlandığını, aldığı mal ve hizmet karşılığında karşı tarafa çek ya da senet veren işletmeleri ayakta tutabilmek için ödenemeyen çek ve senetlerle ilgili işlem yapılmasına müsaade edilmediğini ve işlemlerin durdurulduğunu hatırlattı.
Avukat KURT aynı uygulamanın bu sefer dikkate alınmadığını ifade etti. İlhan KURT bu durumda çok sayıda ticaret erbabının bulunduğunu ve bunların, mal ya da hizmet alımı yaptıkları alacaklıların insafına terkedildiğine işaret etti.
KURT ayrıca esnaf ve ticaret erbaplarının bağlı oldukları teşekküllerin harekete geçmeleri gerektiğini aksi halde ticaret dünyasında çok sayıda kişi veya işletmenin haciz ve icra kıskacından kurtulamayacağını kaydetti.
Av. KURT sözlerini şöyle tamamladı.
“Ayrıca dünyayı sarsan pandemi salgınından en çok etkilenenlerin başında avukatları geliyor, hatta son 15 gün içinde 2 genç meslektaşımızın intihar işleri bozulduğu için intihar etti.
Tüm çalışanlara, işverenlere, Kobilere rahat nefes aldıracak tedbirlere ihtiyaç var. Vergi, SGK, Bağ-Kur primlerinin alınmaması gibi teşviklere ihtiyaç var.
Aksi takdirde birçok vatandaşımız icralık olacaktır. Bunun önüne geçmek için ortak akılla çözüm üretmek zorundayız.
Özellikle noter ve arabulucu sayısı en az 5 kat artırılmalı, genç avukatlara istihdam yaratılmalıdır.
Kamuya personel alımları artırılmalı, Personel alımında sadece sınav olmalı, mülakatlar da kaldırılmalıdır.”